“Neden”(aition) şu anlamlara gelir: 1) Bir
şeyi, bu şeyin bir parçası olarak meydana getiren içkin madde: örneğin tunç,
heykelin: gümüş, bardağın nedenidir. Aynı şekilde tunç ve gümüşün cinsleri, nedendirler.
2) Form veya model, yani özün tanımı ve cinsleri (örneğin 2/1 oranı ve genel
olarak sayı, oktavın nedenleridir), tanımın içinde bulunan kısımlar. 3)
Değişmenin veya sükûnetin kendisinden başladığı ilk ilke: Örneğin bir karar veren,
eylemin; baba, çocuğun bir nedenidir. Genel olarak yapan, yapılan şeyin;
değiştiren, değişmeye uğrayan şeyin nedenidir. 4) Erek, yani bir şeyin kendisi
için olduğu şey: örneğin sağlık, gezinti yapmanın nedenidir; çünkü “insan niçin
gezinti yapar” sorusuna, “sağlıklı olmak için” cevabını veririz ve bunu derken
de bu olayın nedenini açıkladığımızı düşünürüz. Bu, kendisinden bir başkası
tarafından hareket ettirilip, hareket ettirici ile erek arasında bir aracı rolü
oynayan her şey için de geçerlidir. Örneğin zayıflama, müshil alma, ilaçlar
veya aletler, sağlığın nedenleridir. Çünkü bütün bu araçlar, bir amaç için kullanılırlar.
Bazıları araç, diğerleri eylemler olmaları bakımından birbirlerinden
ayrılırlarsa da burun bu nedenler bir erek için vardırlar.
Aristoteles-Metafizik-(Çev:Ahmet
Arslan). Sosyal Yayınlar:236.
Son iki yazıda neden kavramının anlamı üzerine bir
şeyler karalamaya çalışıyoruz. Bu yazı dizisinin bir anlamı var elbette. “Neden?” sorusu bilimsel düşünce
sistemimizin en anlamlı sorusudur. Aristoteles, Fizik Kitabının başında “ilk nedenleri, temel öğeleri bildiğimizde
her bir nesneyi bildiğimizi düşünürüz” demektedir. Yani bir nesneyi ya da
olayı nedenleriyle birlikte açıkladığımızda bizim için anlam ifade eder hale
gelmektedir. Hatta bu nedenleri bulamadığımızda diğer açıklama yollarına
saparız. Yıldırımın nedenlerini ve oluşumunu açıklayamadığımız için İlahlarla
yapılan açıklamalara yaslanmaktayız. Ve ancak nedenleri açıkladığımızda, bu
karanlık yollarından kurtulup yolumuzu gerçek anlamda bulabiliriz. Bu yüzden
nedensellik kavramının anlamı üzerine kafa yormaktayız.
Aristoteles’in nedensellik açısından özel bir önemi
bulunmaktadır. Tarih boyunca neden kavramına Aristo kadar farklı açılardan
bakabilen ikinci bir kişi yoktur. Bazı okurların yakın dönemdeki felsefecilerin
adını mırıldandığını duyar gibi oluyorum. Ancak bu açıklamaların da eninde
sonunda Aristoteles’e dayandığı düşünülürse bakış açım daha iyi anlaşılacaktır.
Alfred North Whitehead, “Tüm Batı Felsefe
tarihi Platon’a düşülmüş dipnotlardan ibarettir” demiştir. Bence bu söz
eksiktir. Günümüze kadar gerek felsefe gerekse bilim alanında nedensellikle
ilgili yapılan her tartışma, Aristoteles’in dört neden kuramına yapılmış olan
dipnotlardan daha ileriye gidememektedir.
“Her
şeyi ancak ilk nedenini bildiğimizi
düşündüğümüzde bildiğimizi söylediğimize göre kazanmamız gereken bilimin, ilk
nedenlerin bilimi olduğu acıktır. Nedenler ise dört anlamda kullanılırlar. Bir
anlamda nedenden formel tözü yani özü anlarız. Çünkü bir şeyin “niçin”i,
sonuçta onun tanımına (kavramına) indirgenir ve nihai “niçin”i bir neden ve
ilkedir. Bir diğer anlamda neden, madde veya dayanaktır. Üçüncü bir anlamda o,
değişmenin kendisinden ileri geldiği şeydir. Nihayet bu üçüncünün karşıtı olan dördüncü
bir anlamda neden, ereksel neden veya iyi olandır (çünkü iyi olan, her türlü
oluş ve değişmenin ereğidir). Fizik’te
bu nedenleri yeterli ölçüde ele aldık. Ancak gene de burada bizden önce
varlığı incelemeye girişmiş ve gerçek üzerinde düşünmüş olanları yardımımıza
çağıralım. Çünkü onların da bazı ilke ve nedenlerden söz ettikleri acıktır. O
halde onların görüşlerini gözden geçirmemiz yararlı olacaktır. Çünkü böylece ya
başka tur bir nedeni keşfedeceğiz veya şu anda savunduğumuz nedenlerin
doğruluğuna olan inancımız daha pekişmiş olacaktır.” Aristoteles-Metafizik-(Çev:Ahmet Arslan). Sosyal
Yayınlar:87-89.
Aristoteles’in Metafizik’te anlattığı dört
neden kuramı, günümüzde de nedensellik algımızın kaynağını oluşturur. Burada
nedensellik, maddi, formel, fail ve
ereksel olmak üzere dörde ayrılır. Maddi neden değişimin köken aldığı
maddedir. Çünkü her şey değişim için bir özne gerektirir. Burada değişimi kabul
eden bir madde olmalıdır. Su ısınınca kaynar çünkü ısınmayı kabul edecek özellikte
bir maddedir. Değişimi kabul eden, değişen niteliklerden bağımsız ve onlara
taşıyıcı görevi gören şey maddedir.
Bir diğer nedensellik boyutu ise formel
nedendir. Maddeden farklı olarak meydana gelmenin sonucunda ortaya çıkacak bir
şey lazımdır o da formdur. Onun örneğine göre heykel olma özelliği taşıyabilen
mermerin Afrodit heykeli olabilmesindeki tek faktör madde değildir. Heykel
tıraşın zihnindeki Afrodit formudur. Suyun ısınmasındaki formel nedense ısınma
formudur. Bu maddenin aldığı özelliğin de kendisidir.
Buraya kadar anlatılan nedensellik bizim
bilimsel olarak algıladığımız nedensellik için geçerli değildir. Bizim
anladığımız, açıklamaya çalıştığımız nedensellik türü fail nedenselliktir.
Hareketin ya da değişimin doğrudan kaynağı olan nedensellik türüdür. Heykelin
nedeni heykeltıraşın onu yapmasıdır. Suyun kaynamasının nedeni ateşe ve ısıya
maruz kalmasıdır. Sağlığın nedeni spor yapmaktır. Dördüncü nedensellik açıklaması da ereksel
nedenselliktir. Burada olayın nihai amacı yatmaktadır. Değişimin neyi yaratmaya
çalıştığıdır. Spor yaparsınız çünkü sağlıklı olmak istersiniz. Meşe tohumunun
ereği meşe ağacı olmaktır. Ereksel nedenle fail neden birbirleriyle
ilişkilidir. Sağlıklı olmak spor yapmanın ereksel nedenidir. Spor ise sağlığın
fail nedenidir.
Aristoteles’e göre bir olayın açıklanmasında bu
dört neden zorunludur; ancak hiçbiri tek başına yeterli değildir. Sağlıklı ya
da hasta olmak özelliği insanın maddesinde bulunmaktadır. Sağlık form olarak
insanın zihninde mevcuttur. Sağlıklı olmak için spor yapmalıdır. Spor yapan
kişi nihai sonuç olarak sağlıklı olma halini amaçlamaktadır.
İşte düşünce tarihimizdeki en net açık
nedensellik açıklaması Aristoteles tarafından yapılan dört neden kuramıdır. Bu
açıklamalar daha sonra insanları herşeyin nedenler zinciri içinde açıklandığı
deterministik bir doğa anlayışına sürükleyecektir. Ancak tartışma burada
sonuçlanmayacaktır. Günümüze kadar gelecek olan bu tartışmada en ilginç örneği
de İslam Filozofları ile Gazzali sunacaktır. Bu tartışmanın sembolik ismi ise
kuşkusuz İbn Rüşd olacaktır. Bir sonraki yazıda bu tartışmadan devam edeceğiz.
Coşkun Bakar, Hekim, Halk Sağlığı Uzmanı, Prof.Dr.
NOT: Bu yazı Temmuz 2019 tarihinde Çanakkale Troia Dergisinin 18-19. sayfasında basılı olarak yayınlanmıştır...
Yorumlar